Umut etmek, mutlu olmak demektir. (Alain)

9 Mayıs 2022 Pazartesi

Artık Yağmur Suyuyum

 



Yağmur suyuyum. Bazen çiselerim. Bazen sağnak sağnak düşerim; bazen damla damla. Damlalarımda gök kuşağı oluşur. Gök kuşağında umutlar. Ben yağmur suyuyum...

Hâlimi anlatmaya kelime kalmadı bende. Onun için hâlimi sezdirmek için bir benzetme arıyordum. Yerde ararken gökten düştü bu benzetme. Tam da uzanmış yatarken, beynim kuraklıktan yanarken bir rahmet olarak yağmur suyu düştü. Artık bundan böyle ben yağmur suyuyum.

Artık damacanalar, musluklar; ırmaklar, göller ve denizler doğrudan kaynak değil bana. Doğrudan ilişkim kalmadı çevreyle. Ben yağmur suyuyum. Bulutlardır kaynağım. Kaynağımı bile irdeleyemiyorum. Artık ben yağmur suyuyum.

Evrenselim, çevre kirliğinden etkilenmem dışında her coğrafya da aynıyım.

Zaman üstüyüm, mevsim özelliklerinden etkilenmem dışında tüm zamanlarda aynıyım.

Ben yağmur suyuyum, beni içemezseniz de, varsa bahçenize bereket katarım ve bilinçaltınızın temizlenmesinde katkı sağlarım.

Artık kapatın şemsiyelerinizi. Suyum da kesildi, soluğum da kesildi böyle yazmaktan.

Artık yanaşın bana, açın kulaklarınızı bu değişimimi dinlemek isterseniz.

Anlatacaklarımı bir ön söz kabul edin bundan sonra yazacaklarım için.

Hafızası çok güçlü olanlardım. Üstelik kelime hazineleri dolu dolu. Her an değişiyor insan da. Her çıkışın bir de inişi varmış. Çıkışım da sessiz ve sakin oldu; inişte de sessizim.

Sessizliğimi duyamazsanız da hissedebilirsiniz.

Güneş batarken sessiz kuytularda yine başladım çiselemeye...

Ben 79 yaşındayım. 49 yaşımdayken kelimelerin hazinemden birer birer ayrıldığını fark edemiyordum. Ne zaman ki 57 oldum, öğretmenlikten de ayrıldım. Kendimi boşlukta hissettim. Kelime hazinemin de iyice boşaldığını gördüm. Doktorlar kalan hazine için de, mealen yeter de artar, dediler. Arkadaşlar, “cami yıkılsa da mihrap yerindedir.” diye teselli ettiler. Ne doktorların verdiği moral güç, ne arkadaşların tesellileri durdurdu inişimi. Yine de şükür, bunun yere çakılması da olurdu.

Bir zamanlarda tavan yapan hafıza gücüm şimdi tabanda. Bunu anlıyorum. Bir zamanlar her gün bir kelime, bir kelime öğrenerek hazineyi takviye etmek istedimse de başaramadım. Öyle ki bu anda bir beyit bile, bir ayet bile ezberleyemiyorum.  Bütün bunlara sebep unutmak diyorum. Tıbbı adı nedir bilemem.

Unutmamın beni ilgilendiren kısımlarıyla okuyucuların zamanını almak istemem; ama bir durum var ki mutlaka anlatmam gerekir.

Bilindiği üzere yazılarımda haddinden çok alıntı vardır. Aklıma bir düşünce geldi diyelim, bu düşünceyi yazarken bu düşünceyi ilk yazanın ismi geliyor aklıma ve bu onun hakkı diyorum ve dipte not ediyorum. Daha doğrusu ediyordum. Ama unutmalarım çoğalınca ne yazar ismi kaldı aklımda ne de söylenenler veya yazılanlar. Önceleri yarı buçuk hatırlıyordum, internete bakarak tamamlıyordum. Şimdi sıfıra sıfır elde kaldı sıfır. Hatırlama yok. Yani ne söylüyorsam o yoksul düşen hazinemden söylüyorum. Farkındaysanız anlatamıyorum. Onun için bir benzetme arıyordum birkaç zamandır. Dün akşam yatarken, bu konu da tamamen aklımdan çıkmışken yağmur suyu düştü aklıma. Dedim ki, kendi kendime internete göz atayım. Nasıl bir sudur diye. Sonra vaz geçtim. Bildiğimiz kadarıyla tatsız, tuzsuz; hiçbir mineral olmayan saf bir şey. Tam beni simgeliyor. Hiçbir gruba dahil olmayan yansız yunsuz. Ama yararlarını da göz ardı edemeyiz yağmur suyunun. Rahmetli babaannemden biliyorum. Küçük kazanı oluğun altına kor ve yağmur suyu ile dolmasını beklerdi. Neye yararlıysa. Bunu doktorlara sorabilirsiniz; ama yağmur suyunun ekinlere yararlı olduğunu sormaya gerek yok her halde. Bu arada yukarıda da belirttim. Yağmur suyunu, biliyorum ki içmeyeceksiniz; ancak hiç de farkında olmadan bilinçaltınızın temizlenmesinde, hafiflemesinde katkımız olabilecek.

Bundan böyle yazılarımda alıntı yok. Ne söylersek içten söyleyeceğiz. Yani her damlası benim. İşte burada bir açıklama yapma zorunluluğu doğdu. Bizi tanımayanlar yanlış düşünebilir. Yani, “Düşünür mü ki?”, düşünceleri kendi mi buluyor ki falan filen diyebilir. Tabii haklılar. Ama şöyle bir düşünürsek yağmur suyu kaynağı bulutlar, yer küredeki ırmaklardan, göllerden, denizlerden beslenmiyor mu? Ama diyebilir misiniz ki şu sağnak, Ancumah Deresi’nin suyundandır. Bu damlalar da Büyük Okyanusun? Tabii diyemeyiz. İşte bunun için de alıntı yapamayacağım.

Artık yağmur suyuyum. Bazen çiselerim. Bazen sağnak sağnak düşerim; bazen damla damla. Damlalarımda gök kuşağı oluşur. Gök kuşağında umutlar. Ben yağmur suyuyum...

Sabahattin GENCAL,

Çekmeköy-İstanbul, 09. 05.2022